31 Mart 2014 Pazartesi

Kaybeden yine Türkiye

Üzgünüm...

Hırsız var dedik, seçim var dediler. Hırsıza oy emanet edilir mi?

Hırsız yine hırsız. 

Bu ülkede insanları taptığı olmak için ya hırsız olacaksın ya katil. 

Kendine oy verenlerin ocaklarına ateşler düşürdüklerinde, son insan da derin uykusundan uyandığında, işte o gün geldiğinde mahkemelerde sıra sıra dizildiklerinde,

Ulan hepiniz ordaydınız be! diyeceğim.

30 Mart 2014 Pazar

Ben de Oyumu Kullandım


Vatandaşlık görevimi yaptım bugün sabah erkenden kalkıp oyumu kullandım. Aman banane yaa kim gelirse gelsin demedim. Düşündüm taşındım kim bana doğruları söylüyor, kim benim hakkımı en iyi savunur dedim ve beni en iyi yansıtacağını inandığım partiye oyumu attım. Kime oy verdiğiniz sizi bağlar. Ben kendi açımdan hırsıza, soysuza, yolsuza, yalancıya, dolandırıcıya değil oy günahımı vermem. 

Sonuçlar herkese hayırlı uğurlu olsun şimdiden. Umarım sonuçta Türkiye kazanır. Bölündük, gerim gerim gerildik, bu milleti birbirine düşürene, vergilerimi başkasına peşkeş çekene hakkımı helal etmiyorum, haram olsun. 

29 Mart 2014 Cumartesi

Sarmasık Yemegi Tarifi




Ege bölgesinde yaşayanlar değişik otlara aşinadır. Bilmeyenler için sarmaşık deyince akla evlerde saksılarda bakılan ve sarılarak büyüyen bitkiler geliyor olabilir :) Yemeği yapılan sarmaşık tabi ki bu değil. Resimde gördüğünüz bitkiyi pek çoğunuz görmemiş olabilirsiniz. Bu otu ilk kez yiyorsanız üzgünüm sevmeme ihtimaliniz çok yüksek ancak birkaç kere yapıp yediğinizde vazgeçemeyeceğiniz bir lezzete dönüşüyor. Özellikle ağızda acı bit tat bırakıyor ki bu tat sayesinde çok seviliyor. İzmir’de bu otun seveni o kadar çok ki sadece bir demetini 2-3 liraya satıyorlar. Eğer bol zamanında denk gelirseniz ancak 1.50 liraya alıp sevinirsiniz bile :) tek bir demet yemek olmak için az olduğundan en az iki bağ almak lazım. Şimdi tarife geçeyim.
Malzemeler
  • 2 demet sarmaşık
  • Tuz
  • Kırmızıbiber
  • Zeytinyağı


Yapılışı
Sarmaşığı yapması o kadar kolay ki, hiç yemek yapmayı bilmeyen birisi bile kolaylıkla yapabilir. Öncelikle sarmaşıkları ayıklamak ve bölmek gerekiyor. Sarmaşıkların sert olan dip kısımları yenmiyor. Nereye kadar yendiğimi anlamanın yolu otu elinizle kırmanız, yenebilen kısımlar genelde elinizle çıtır çıtır kırılabilirken, sert kısımlar el ile bölünmüyor. Püf noktası ise ot kararmasın diye ota bıçak değdirmiyoruz, sadece el ile bölüyoruz.


Otumuzu iyice yıkayıp pişirmeye geçebiliriz. Küçük bir tencere veya tavaya yağımızı koyup üzerine sarmaşığı da ekleyerek kavuruyoruz, üzerine de tuzu atınca ot iyice sönecektir, yine kavurdukça rengi kararmaya başlayacak, bu durum tamamen normal. Sarmaşık yumuşayıp yenecek hale geldiğinde hazır oluyor. İşte bu aşamada ot gözünüze azıcık gelecek, bunu çoğaltmak için genellikle bu aşamada üzerine 2-3 yumurta kırıp omlet gibi yapılıyor ama ben yumurtasız halini daha çok seviyorum. Pişince üzerine de kırmızı pul biber döküp şöyle bir karıştırıyorum ve tabaklara koyuyoruz. Özellikle acı bir tadı olduğu için ekmekle lokma yapıp yiyoruz. Kalan yağına da başka zaman bir yumurta kırıyoruz, gayet güzel tadı çıkıyor.


Acısı biber gibi yakan bir acı değil, nasıl acı kahve ağzımızı yakmaz ama tadı acıdır, bu da o şekilde kendine has tarif edilemeyecek bir acıya sahip. Bulduğunuzda mutlaka deneyin bence pişman olmayacaksınız. Herkese şimdiden afiyet olsun.

28 Mart 2014 Cuma

Ojeyle Ayakkabı Süsleme (Kendin Yap/DIY)




Geçen sene aldığım ve çok fazla giydiğim bir ayakkabım vardı. Açıkçası ayakkabının biraz ahı gitti vahı kaldı ama birkaç ufak dokunuşla ayakkabıyı biraz daha giyilebilir kılmak istedim.



Bunun için tabi ki benden bekleneceği gibi ojelerimi kullandım. Ayakkabımın plastik kısımlarını ne kadar sildiysem ancak bu kadar temizleyebildim ve sıra geldi deseni yapmaya. En sevdiğim desen olan kalpler ve noktaları kullanarak basit bir desen yaptım. İşte işin en güzel tarafı canım sıkıldığında asetonla ojeyi silip farklı farklı desenler yapabilirim. Galiba bu ayakkabı benim deneme tahtam olacak ve sürekli değişik desenler yapıp kullanacağım :)

Siz de ayakkabılarınızın farklı görünmesini istiyorsanız mutlaka denemelisiniz. Beğenmezseniz nasıl olsa asetonla silebilirsiniz :)


26 Mart 2014 Çarşamba

Bugün Tırnagımda Hangi Oje var- 51





Bu desene bir isim bulamasam da ilk kez denediğim bir yöntemle yaptım. Beyaz üzerine pembenin bir süre etkisinde kalacağım gibi görünüyor. Orta parmağımda aynı zamanda gri ve siyah oje de kullandım çünkü pembeye siyahın da çok yakıştığını düşünüyorum ve son olarak üzerine altın rengi simli ojemden sürmesem olmazdı, malum moda bu aralar.


İkinci resimde ise pek belli olmasa da sim sürmeden önceki hali, hangisinin daha güzel olduğu size kalmış zira ben ikisini de kullandım bir süre :)


25 Mart 2014 Salı

Üçüncü Sahsın Siiri /Haftanın Siiri-10


Üçüncü Şahsın Şiiri 

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım

Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Bir rüzgâr aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım

Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

ATTİLA İLHAN

24 Mart 2014 Pazartesi

Kuru Ciltler için Vazelin ve Limon


Şu sıralar mevsim değişiyor cildimiz ve saçlarımız bu duruma alışmaya çalışıyor. Özellikle mevsim geçişlerinde yaşadığımız bu dengesizlik haliyle cildimiz kuruyor. Öyle ki benim kışın dahi kurumayan ellerime kremler fayda etmiyor. Çok sık krem kullanmadığımı daha önceki konularımda belirtmiştim ancak bu aralar fazlaca kullanmama rağmen kuru ellere sahibim ve bu beni rahatsız ediyor.

Ben de bu durumdan kurtulmak için yöntemler ararken daha önce uyguladığım bir yöntem geldi aklıma ve paylaşmak istedim. Bir miktar vazelin ile birkaç damla limonu karıştırıp kuru cildinize uygulayabileceğiniz gibi önce vazelini sonra da limonu sürebilirsiniz.

Bu sayede pamuk gibi ellere sahip oldum. Hele ki kışın bunu akşam yatmadan önce yapıp ellerinize eldiven ya da çorap geçirirseniz yumuş yumuş elleriniz olur :)

22 Mart 2014 Cumartesi

Ugur Böcekleri / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var- 50


Şaka gibi, zaman çok çabuk geçti ve ben 50. Bugün tırnağımda ne var yazımı yazıyorum. Bu demek oluyor ki şimdiye kadar 50 farklı desen paylaşmışım sizinle. Hem mutlu hem şaşkınım çünkü blog yazmadan önce bu kadar çok desen yapabileceğimi düşünmüyordum. Bir süre sonra ne yapacağımı bulamayıp düz renklere geçerim diyordum ama şimdi 50. desenimi paylaşıyorum sizinle ve bundan sonrası için ise bir dünya fikir var aklımda :)

Ben de bu sefer bana şans getirmesi için uğur böcekleri yaptım tırnaklarıma. Hem baharın gelişi hem de şans getirmesi için yaptığım uğur böceklerini çok sevdim. Hem yapımı kolay hem de kürdanla yapabileceğiniz kolay bir desen, üstelik farklı renklerle de yapılabilir. Eğer yaparsanız linkini atın ki ben de görebileyim :)

21 Mart 2014 Cuma

Saç Dökülmesi ve Isırgan Otu


Saç dökülmesi konusu hem hassas hem uzun bir konu. Saç dökülmesinin birçok nedeni var ve bu işe girdiğimizde uygulanan yöntemleri say say bitmez gibi geliyor. Saç dökülmesi yediklerimizle, içtiklerimizle, yaşantımızla, sağlık problemlerimizle, genetiğimizle vs. doğrudan ilişkili. Burada sadece uygulanabilecek doğal yöntemleri anlatacağımı ve asla ilaç, doktor önerisi yapmayacağımı önden belirtiyorum.

Tabi ki ben öncelikle bir doktora görünmenizi öneriyorum. Ve ondan sonra konuya dönüyorum.

Saç dökülmesi benim için stres nedeniyle gelişen bir olaydı. Strese bağlı olarak ani kilo kaybı yaşamama rağmen ben doktora gittiğimde bütün değerlerim normal çıktı. O yüzden saç kaybımın esas nedeni stresli bir ortamda olmam ve mutsuz bir yaşantıydı. Buna bağlı olarak avuç avuç dökülmelerim oldu.

Şimdi saç dökülmesi genetik dahi olsa kalan saçlarınızı kurtarmanızın yolları olabiliyor. Isırgan otu da özellikle genetik olan saç dökülmesinde etkili olarak kabul ediliyor. Isırgan otunun erkek tipi saç dökülmesine neden olan DHT’ye baskı uyguladığı ve dökülmeyi durdurduğu söyleniyor. Isırgan otunun saç için faydaları arasında;

  • Saç dökülmesini durdurması
  • Saçlara canlılık ve güç vermesi
  • Kepeğe karşı etkili olması sayılıyor.
Bunun yanında ısırgan otunun tek bir kötü yanı var ki saçlı deriyi kurutması var. O yüzden ısırgan otunu kontrollü kullanmakta fayda var.

Isırgan otu taze olarak kullanılabileceği gibi tazesini kurutarak da kullanabilirsiniz. Isırgan otunu hazırlamak için bir tutam ısırganı alıp 1 su bardağı kadar suya atıp 1-2 dakika kadar kaynatmalı ve 10 dakika kadar demlenmeye bırakmalısınız. Isırgan otunu her kullanışta taze taze hazırlamakta fayda var çünkü bekledikçe pis kokmaya ve rengi değişmeye başlıyor.



Isırgan otunu kullanmanın iki yolu var. Banyodan önce saçınıza sürüp bir süre beklemek ve sonrasında saçı yıkamak. Diğeri ise banyoda son saç durulama suyu olarak kullanmak. İkinci yöntemde havlularınızın yeşil olacağını unutmayın ve eğer saçlarınız boyalıysa boyayı akıtabilir. Bu uygulamayı haftada 2 kere yapabilirsiniz, eğer zaten kuru bir deriye sahipseniz haftada 1 kere uygulanabilir. Çok sık kullanmak fayda yerine zarar getireceğini unutmayın ve ısırgan otunu saçlarınızdan başka bölgelere değirmemeye çalışın çünkü kıl köklerini güçlendirip istenmeyen tüylere neden olabilir.

Benim için sonuç olarak 6 ay kadar kullandıktan sonra bıraktığım bir yöntem oldu. Saç dökülmemi büyük oranda önledi ancak kuru saçlara sahip olmam nedeniyle saçlarımı daha da kuruttu. Özellikle genetik dökülmelere sahip olan arkadaşlar denemeyi düşünebilir.


Eğer bu yöntemi uygulayıp memnun kalmayanlar denediğim diğer yöntemleri de ara ara yazmaya devam edeceğim, beni takip ederek yazılarıma daha kolay ulaşabilirsiniz :)


20 Mart 2014 Perşembe

4 Pics 1 Word Nasıl bir Oyun?


Bu durum iyi mi kötü mü bilmiyorum ama artık birçoğumuzun akıllı telefonu var ve bu telefonlarda çeşitli uygulamalar indirip kullanıyoruz, bunların bir kısmını da oyunlar oluşturuyor haliyle :)

Şimdilerde oyunların modası pek kalmamış olsa bile (çünkü tapelerle kalkıp tapelerle yatıyoruz ve bütün gün bunu konuşuyoruz.) zamanınızı çok fazla almayacak, aynı zamanda İngilizcenizi sınayacak ve yeni İngilizce kelimeler öğrenebileceğiniz bir oyundan bahsetmek istiyorum. Bu oyun yaygın mı değil mi bilmemekle birlikte yaklaşık bir ay önce indirdim ve zaman zaman oynuyorum.



Bu oyunda 4 farklı resim arasındaki ortak kelime size soruluyor ve alt kısmında karışık harfler bulunuyor. Siz o resimler arasındaki ortak kelimeyi bulduğunuzda bölüm geçiyorsunuz ve puan topluyorsunuz. Yine zaman zaman size challenge adı altında 4 resimdeki ortak kelime soruluyor ve normalden daha fazla puan topluyorsunuz. Bu puanlarla harf satın alabilir bilmediğiniz kelimenin tamamını görebilirsiniz. Peki nasıl çok zaman almıyor bu oyun, takıldığınız bir bölümü geçmek için size her akşam kelimenin ilk harfi geliyor, eğer hala bilemezsiniz ertesi gün akşam ikinci harf geliyor. Yani bir kelimede takıldınız diyelim puan harcamak istemiyorsanız bir harf için akşamı beklemek gerekiyor.


Bu oyun sayesinde hem İngilizce kelimeleri hatırlıyor, hem de yeni kelimeler öğreniyorsunuz ve çok fazla zaman harcamıyorsunuz. Benden söylemesi :) Unutmadan oyunun ücretsiz olduğunu da söylemeliyim.


19 Mart 2014 Çarşamba

Kedi Patileri / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-49


Tırnaklarımdan biri kırılınca bu sefer tırnaklarım öyle çok uzamadan kesiverdim. Kısa ve küt tırnaklar ojesiz bile olunca güzel görünüyorlar ama uzun tırnaklara oje sürmeyince göze batıyor. Hele ki bir keresinde çocuğun biri (erkek çocuktu kendisi) annesine tırnaklarımı işaret edip ne kadar uzun çok çirkin demişti :)

Kısa, küt tırnaklarda her ne kadar siyah, bordo gibi koyu renkler hoş dursa da ben tam tersi kireç beyazı sürdüm ve üzerine minik kedi patileri yaptım. Biraz çocuksu oldu ama gayet hoş durdu bence :)

18 Mart 2014 Salı

Çam Fıstıgından Çam Agacı Filizlendirme


Bir süredir tohumlardan elde ettiğim bitkileri paylaşıyorum. Esasında bu olay her sene yaptığımız bir rutin haline geldi. Her sene yetiştirdiğimiz bitkilerin bir kısmı aynı kalsa da bir kısmı da yeni denemelerimiz oluyor.


Bu sene ilk kez yetiştirdiğimiz bir diğer bitki ise çam ağacı oldu. Uzun zamandır bir çam filizlendirmeye çalışıyorduk ve bunun için çam fıstıklarını kullanıyoruz. Sonbaharda diktiğimiz tohumlardan iki tanesi çıkmayı başardıysa da kış koşullarına dayanamayıp öldüler. İşte biz de bahara girerken yeniden tohumlardan ektik toprağa. Biz bu tohumlardan yaklaşık 10 tane kadar ektik ancak şimdiye kadar sadece bir tanesi filizlendi. Yani çam fıstığından ağaç olma ihtimali 1/10 gibi diyebilirim. Başka türlü çam ağacı yetişiyor mu bilmiyorum ancak anladığım kadarıyla çam ağaçları filiz halindeyken biraz hassaslar.


Biz büyükçe bir saksısı olan başka bir bitkinin yanına dikiyoruz ve şimdilik her gün hava ve güneş alan bir yere koyuyoruz. Akşamları ise içeride kalıyor. Biraz büyüdükten sonra dikeceğimiz yere götüreceğiz, böylece açık hava da kalmış olacak. Ve umuyorum yerini çok sever ve mevsimlere dayanabilir.

17 Mart 2014 Pazartesi

Haribo Marshmallow



İyi ki haribo fanı değilim, üzerine oturup ikinci yazımı yazıyorum onunla ilgili. Haribo’ya bayılsam kimbilir kaç yazı yazacağım. Madem bayılmıyorsun neden yine haribo aldın diyenler için, uzun zamandır marshmallow almak, tadına bakmak istiyordum. Hep şu Amerikan filmlerinde kamp ateşi etrafında dallara geçirilmiş yumuşak şekerleri pişirip pişirip yediklerinden canım çekmişti. Ne menem bir şeymiş öğreneyim dedim. Diğer markalarda marshmellow bulamayıpta hariboda bulunca hemen aldım küçük bir paket.



İçinde bir pembe ve beyaz olmak üzere iki renk, iki çeşit marshmallow var. Tadlarında ahım şahım bir fark olmasa da hafif bir farklılık var ve ben beyazını daha çok sevdim. İlk yediğimde ateşte falan çevirmedim, öyle yiyince de sünger yemiş gibi hissettim kendimi. Tadı tuzu da pek yoktu. Bu sefer bir çatala geçirip ocak ateşinde (malum kamp ateşi kolay bulunmuyor) hafif yakıp karamelize ettim. Şeker karamelize olup içi eriyince tadı çok daha güzel oldu.



Bir oturuşta hepsini yemiyorum, canım tatlı istedikçe ocakta çevirip çevirip yiyorum. O yüzden uzun süre dayanıyor bana. Küçük paketini 2 lira gibi bir fiyata aldım. Denemek isteyip, büyük boy almak istemeyenler için uygun bir fiyat. Çünkü herkesin bayılacağı bir lezzet değil. Özellikle de ateşte eritmeyince sevmeme ihtimali epey yüksek.  


16 Mart 2014 Pazar

Yasamaya Dair / Haftanın Siiri-9


YAŞAMAYA DAİR 
  
1 
Yaşamak şakaya gelmez, 
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın 
                       bir sincap gibi mesela, 
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, 
                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak. 
Yaşamayı ciddiye alacaksın, 
yani o derecede, öylesine ki, 
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, 
yahut kocaman gözlüklerin, 
                        beyaz gömleğinle bir laboratuvarda 
                                    insanlar için ölebileceksin, 
                        hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, 
                        hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, 
                        hem de en güzel en gerçek şeyin 
                                      yaşamak olduğunu bildiğin halde. 
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, 
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, 
           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, 
                                      yaşamak yanı ağır bastığından. 
                                                                                     1947 
2 
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, 
yani, beyaz masadan, 
              bir daha kalkmamak ihtimali de var. 
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini 
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, 
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, 
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz 
                                en son ajans haberlerini. 
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için, 
                               diyelim ki, cephedeyiz. 
Daha orda ilk hücumda, daha o gün 
                           yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. 
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, 
                        fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz 
                        belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. 
Diyelim ki hapisteyiz, 
yaşımız da elliye yakın, 
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. 
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, 
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla 
                                    yani, duvarın ardındaki dışarıyla. 
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım 
          hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 
                                                                      1948 
3 
Bu dünya soğuyacak, 
yıldızların arasında bir yıldız, 
                       hem de en ufacıklarından, 
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, 
                       yani bu koskocaman dünyamız. 
Bu dünya soğuyacak günün birinde, 
hatta bir buz yığını 
yahut ölü bir bulut gibi de değil, 
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak 
                       zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. 
Şimdiden çekilecek acısı bunun, 
duyulacak mahzunluğu şimdiden. 
Böylesine sevilecek bu dünya 
"Yaşadım" diyebilmen için... 

Nazım HİKMET
                            
  
  



                            

Oje sürsem mi sürmesem mi?



Çoğu zaman tırnaklarım yıpranmasın diye oje sürmek istemesem de sürmeden de yapamıyorum. Çünkü beni mutlu ediyor, sıradan hayatımda bir farklılık olarak görüyorum. Bu sıralar sürekli üst üste oje sürüyorum ve aynı ojeyi en fazla iki gün kullanıp silsem de tırnaklarımda bir yıpranma oldu galiba, azıcık sarardı gibi geliyor.

Bu başlığı atmamın nedeni aslında ojeli ve ojesiz tırnaklarımdaki farklılığı göstermekti. Sadece iki tırnağıma farklı renklerde oje sürdüm, diğerlerine ise bir şey sürmedim. Siz de tırnaklarınız hoş göründüğünde kendinizi daha mutlu hissetmiyor musunuz? Sadece parlatıcı sürdüğünüzde dahi daha mutlu olmuyor musunuz? Yoksa ben mi bahane arıyorum oje sürmek için :)

14 Mart 2014 Cuma

Ombre Tırnaklar / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-48




Ombre saçlar, ombre dudaklar ve ombre tırnaklardan ilgimi çekeni tabiki tırnaklar oldu. Uzun zamandır denemek istiyordum ama bir türlü fırsat olmamıştı. Nihayet bugün yapmak için fırsat geçti elime. Mavi, pembe ve mor renkleri birlikte kullanarak sünger yardımıyla tırnaklarıma uyguladım. Belirgin ve daha keskin geçişler olması gerekirken hepsi birbirine girdi. Mavi ve pembenin birleşimi de mor olduğu için morun bütün tonlarından parça parça sürmüş gibi oldum. Üzerine de altın renkli ojemden sürünce ışıl ışıl bir görüntü elde ettim. Tabi ki bir süre sonra farklı renklerle tekrar mutlaka deneyeceğim :)

13 Mart 2014 Perşembe

Yves Rocher Frambuazlı Dus Jeli


Yves Rosher bildiğimiz gibi bir Fransız markası ve ülkemizde epeyce ilgi gören bir marka. Ayrıca Türkiye’de sattığı ürünler orta-pahalı. Bu marka Fransa’da her yerde bulunan bizim Flormar gibi bir marka aslında (bizim Flormar demişken, Yves rocher Flormarın %51 hissesini aldı bu arada, yani yakında Flormar ürünleri de pahalanırsa şaşırmayalım). Biz nasıl Flormar’a uygun fiyatlı diye gidiyorsak, Fransızlarda Yves rocher markasını öyle görüyor.

Bu kısa bilgiden sonra gelelim resimdeki frambuazlı duş jeline. Bu duş jelinin kokusuna vuruldum desem yalan olmaz. Şekerli kokuları seviyorsanız bu duş jelini önereceğim. Kalıcı kokusu, güzel köpürmesi, yoğun kıvamı, şeker gibi rengiyle çok sevdiğim bir duş jeli. Bitmesin diye sürekli kullanmıyorum, ne yalan söyleyeyim biraz pahalı buluyorum kendilerini :) aynı zamanda bende bir adet seyahat boyu şişesinden de var. Ve yanında gördüğünüz ufaklık ise küçük boy bir adet eau de toilette, aynı frambuazlı koku kalıcı olsun diyorsanız, duşumuzu bu duş jeliyle alıyoruz, üzerine mis gibi bu ufaklıktan sıkıyoruz bütün gün şeker gibi kokuyoruz :)


Yalnız şekerli kokuları sevmeyenler için pek beğenileceğini düşünmüyorum zira çok çok şekerli bir kokusu var ama benim gibi şekerli kokulardan hoşlanıyorsanız bu duş jeli tam size göre.

12 Mart 2014 Çarşamba

Gümüs Tırnaklar / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-47


Gümüş ve altın rengi ojeler bir iki sezon öncesi çok modaydı. Ben bu modayı pek sevmiş olsam gerek gümüş rengi ojemi çok seviyorum. Hatta bir ara denk gelirsem altın renginden de almayı düşünüyorum. Gerçi bu aralar oje almaya ara verdim. Elimdekileri tüketmeye çalışıyorum. Bu gereksiz bilgiden sonra konuya döneyim :)


Gümüş rengi ojemin üzerine şurada bahsettiğim simli ojeden sürsem de simler de gündüz gri gibi göründüğü için pek belli olamadılar. Griyle uyum sağlayacağını düşündüğüm için üzerine yeşil çiçekler kondurdum, sadece yüzük parmağıma kırmızı bir çiçek yaptım. Kırmızının kendini daha çok gösterdiğini belirtmekle birlikte yeşil de fena olmadı bence, sizce hangisi daha güzel?

11 Mart 2014 Salı

Blogumun ilk Üyesi "Pri Madonna" :)


Açıkçası umutsuzluğa kapılmaya başlamıştım. Bloğuma üye olan biri çıkmayacak sanıyordum ama dün bir de baktım ki ilk izleyicim olmuş. Bloğu açarken hiç kimse okumasa da kendime arşiv olur diye yola çıkmıştım ama sonra neden benimle yazılarımı paylaşacak birileri olmasın ki dedim ve nihayet ilk üyem pri madonna oldu. Pri madonna sana buradan çok teşekkür ederim :) 



#‎BerkinElvanÖlümsüzdür‬


Berkin Elvan polis tarafından biber gazı fişeğiyle vurulduğunda 14 yaşındaydı, hastanede girdi 15 yaşına ve tam 16 kiloya düşen bedeni daha fazla dayanamadı, bugün aramızdan melek olup uçtu. 269 gün dayanabildi Berkin. O umudun adıydı, gezide aramızdan ayrılanların en küçüğü ve en masumuydu. Katilleri hala dışarıda, hala korunuyor. 

Bugün sırtını dönüp Berkin'i görmezden gelenler yarın sıra size gelecek ve o zaman elinizi uzattığınızda bilin ki bugün o taptığınız insanlar size dönüp bakmayacaklar bile. Katilin, hırsızın, vicdansızın yanında yer alanlar bilin ki sizler de en az onlar kadar suçlusunuz.

Berkin artık bizim küçük prensimiz hayalleri gerçekleşmeyen...




10 Mart 2014 Pazartesi

Beklenen / Haftanın Siiri-8

  
                        

Beklenen



Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,

Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek

8 Mart 2014 Cumartesi

Kadınlar Günü Kampanyası


Bugün 8 Mart, Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun. Kadınlar günü nedeniyle Tansaş ve Migros'larda 8-9-10 Mart tarihleri arasında bir kampanya var. Kadınları mutlu etmenin yolu kozmetik ve çikolatadan geçiyor :) Bu kapsamda çikolatalarda 3 al 2 öde kampanyası yapmışlar ve cilt, el bakım ürünleri ve deodorant, roll-on'lar da 2 al 1 öde kampanyaları var. Gidip bir sürü üründen iki tane klasik nivea krem kaptım. Normalde tanesi 8.75 lirayken ben ikisine 8.75 lira ödedim ve çıktım. Kullanıp, yorumlarımı yapacağım kendileri hakkında.

makyaj temizleme ürünleri, arko kremler, nivea kremler, cilt bakım ürünleri, vücut yağları, deodorantlar'da geçerli bir kampanyaydı. Eğer sizin de ihtiyacınız varsa ayın 10'una kadar Migroslar'da gidip alabilirsiniz. Yanına çikolataları da almayı unutmayın, mutlu kalın :)


Tohumdan Biber Filizlendirme


Reyhan ve balkabağı filizlendirdikten sonra elimizdeki biber tohumlarını da ekelim dedik. Her sene süs biberi ekiyorduk ve minik minik biberlerimiz oluyordu. Bu sene henüz süs biberi dikmedik ama acı dolmalık yeşilbiber diktik bu sefer. Bu biberin tohumları Gaziantep’ten özel olarak geldi. Ancak biberler dolmalık olduğu için bir süre büyüdükten sonra bahçeye dikilmesi gerekiyor. Süs biberlerini saksıda büyütebiliyorduk.
Biberleri ekmek için tek ihtiyacınız olan toprak, bir kap, tohumlar ve can suyu, dikeceğiniz kabın altına delikler delmeyi unutmayın. Sonra içine biraz bahçe toprağı koyup üzerine tohumları serpin ve üzerine tekrar birazcık toprak dökün, can suyunu da verdikten sonra bir hafta beklemek ve minik minik filizleri gördüğünüzde küçücük şeylerin sizi nasıl mutlu ettiğine inanamayacaksınız :)


Reyhan ve balkabağı filizlendirme ile ilgili konuma ulaşmak için şuraya tıklayabilirsiniz.

Son halleri...


7 Mart 2014 Cuma

Instagram, Facebook ve Pinterest hesapları açtım :)



İyi halt yedin, daha bir tek takipçin bile yok diyebilirsiniz. Ama yavaş yavaş kendimi geliştireyim, şimdiden açayım da hesaplarımı eksik kalmayayım dedim :)
Evet ben de bilmiyorum belki bir arkadaşım, bir takipçim olur diye düşündüm. Henüz çok yeniyim ve umarım zamanla bloğumu üstlere taşır yazılarımı beğenen birilerini bulurum :)

Buyurun bakalım

Instagram hesabım: http://instagram.com/ojekalem




Bekliyorum hepinizi :)  

Noktalar / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-46


Noktalı tırnaklara geri dönüş yaptım bugün. Alt zemin rengine bayıldım, neden bu güne kadar sadece süsleme olarak kullanmışım bu rengi bilmiyorum. Yüzük parmağıma altın rengi sim sürdüm, nasıl beğendiniz mi? Ve işaret parmağımdaki renk diğerinin yanında soluk kaldı ama onu da beyaz noktalarla süsleyince fena olmadı :)

Yaz gelse de daha cıvıl cıvıl renklere dönebilsek zira çok özlemişim :)

6 Mart 2014 Perşembe

Cilt Lekelerine Dogal Çözüm Ayva Çekirdegi




Bu aralar çok memnun kaldığım avokado maskesini uygulasam da zaman zaman farklı maskeler deniyorum. Aynı dönemlerde iki maske uygulamıyorum ancak o sıralar neyden şikayetçiysem ona göre maskemi seçiyorum. Avokado maskesini yapmamın nedeni ise kışın kuruyan cildimi nemlendirmek ve aynı zamanda ayva çekirdeğinin yaptığı işi de bir nebze görüyor olması.

Ancak annem güneş lekeleri için ayva çekirdeği maskesi yapıyor. Bu maske hem güneş lekeleri hem de sivilce lekelerinde etkili oluyor. Koyu lekelerin rengini açıyor, hafif kızarık sivilce lekelerini yok ediyor. Ancak yoğun kızarık, koyu lekelerinize uygulayıp işe yaramadı diyecek olanlar için bunu söylemem gerekiyor ki o lekeler için geç kaldınız. En azından ayva çekirdeği o lekeleri mucizevi bir şekilde geçirmiyor ancak rengini açabilir.
Ayva çekirdeğinin yüzü gerginleştirme özelliği de var aynı zamanda.

Gelelim bu maske nasıl yapılıyor. Ben maskeyi az miktarda birkaç günlük kullanım için yapıyorum. Gördüğünüz gibi küçük çay bardağının yarısından az su koyup üzerine bir ayvanın içindeki çekirdekleri koyuyorum. Bu çekirdekler birkaç gün içinde suyla birlikte jölemsi bir kıvam alıyor ve kullanmaya hazır hale geliyor. Daha sonra bu maskeyi bir hafta kadar buzdolabında saklayabilirsiniz. Bittikçe yenisini yapabilirsiniz.

Ayva çekirdeği maskesini tüm yüz ve boyun bölgenize sürmeden önce küçük bir bölgede deneyip alerjiniz olup olmadığını denemelisiniz. Sürdüğünüzde kızarıklık ve aşırı kaşınma ile karşılaşırsanız bu maske size göre değil demektir.

Maskeyi yüzümüze sürerken jöle sürmüş gibi bir his oluyor. Sürdükten sonra kururken yüzünüzün gerildiğini hissediyorsunuz ve bir süre bu gerginlik kalıyor. Yüzünüzde 15dk bekletip yıkayabilirsiniz. Ancak ben doğal maskeleri gece yapıp yüzümde sabaha kadar bekletiyorum ve sabah yıkıyorum. Gün içinde yaptığınızda da yıkamayabilirsiniz ancak güneşe çıkacaksanız yıkamanızı öneririm. Ciltte kalan su bile güneşte leke yaptığı için ayva çekirdeği maskesi de güneşte tam tersi bir etki gösterebilir.

Maskeyi krem gibi düşünüp her gün sürebilirsiniz, 3günde bir de sürebilirsiniz, size kalmış ancak uzun süre kullanımda etkisini gösterecektir. Dikkat edilmesi gereken nokta cildi biraz kuruttuğu için yağlı cildi olanlar için değil ama kuru ciltliler yıkadıktan sonra nemlendirici ile ciltlerini desteklemeliler.


Son olarak avokado maskesi ile ilgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.

5 Mart 2014 Çarşamba

Tahirle Zühre Meselesi / Haftanın Siiri- 7



TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
 

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.


Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
                                          ölmek ayıp olur mu?


Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.


Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?


Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
  


Nazım Hikmet Ran

L'Oréal Elseve mucizevi yag


Gelecek konularım neler başlıklı yazımdaki ikinci ürün olan mucizevi bakım yağını yeterince kullandığımı düşünüyorum. Ürünü inceleyecek kadar kullandım aynı zamanda saç tiplerimiz farklı olduğu için anneme uyguladık.

İlk olarak kokusundan başlamak istiyorum. İçinde çiçekler olduğunu söylediği için mis gibi kokar diye düşünmüştüm ama ben kokusuna bayılmadım, taze kokuları sevdiğim için olsa gerek ağır geldi birazcık ama sorun değil çünkü saçta kalmıyor, çabucak uçup gidiyor. Yapısı ise yağ olmasına rağmen saç serumu gibi kuru bir yağ gibi, yağlı bir hissiyat bırakmıyor, saç tarafından hemen emiliyor.

Bakım yağı, kuru, nemli ve ıslak saça uygulanabiliyor. Yine banyo öncesi olduğu gibi banyo sonrası da uygulanabiliyor. Banyo öncesi birazcık fazla uygulayıp maske gibi kullanabiliyorsunuz. Banyo sonrası ıslak saça uygulandığında ise saçı kuruturken ısının zararlarından korumak, saçın kabarmasını önlemek, saçı yumuşatıp taranmasını kolaylaştırmak gibi vaatleri var. Kuru saç için ise saça yumuşaklık, ışıltı ve parlaklık vermek gibi özellikleri söyleniyor. Bütün bunları yaparken ise saçı ağırlaştırmadığını belirtiyorlar.

Benim saçlarım hafif çok düzgün olmayan dalgalı, kuru, kabarmaya müsait, yıpranmış ve ince telli. Ben banyo sonrası havluyla saçımın suyunu aldıktan sonra bir iki pompa uygulayıp kurutuyorum. Saçlarımı ısıdan koruyor mu bilemesem de saçımı yumuşattığı, taranmasını kolaylaştırdığı ve bir nebze yatıştırdığını söyleyebilirim. Bazen banyodan önce taranmasını kolaylaştırsın diye bir damla sürüp saçlarıma bekletiyorum. Pek etkisi olmuyor gibi. Ayrıca kuru saçlarımı yatıştırsın diye arada sırada sürüyorum. Saçlarımı parlatıp, yumuşatıyor.
Annemin düz, kalın, yağlı olmayan sağlıklı, çok kabarmayan ve parlak saçları var. Annem için de aynı şekilde uyguluyoruz ama ya kurutmadan önce ya da kuruttuktan sonra uyguluyoruz. İki şekilde de ben de olmadığı kadar etkili. Saçları hemen parlak, yumuşacık, fönlü gibi dümdüz oluveriyor. Hatta benden çok annem memnun kaldı diyebilirim.


Her ikimizin de saçını ağırlaştırmadı, ertesi gün yağlı bir görünüm oluşturmadı. Kısacası her ikimiz de memnun kaldık. Biz saçımızda boya olmadığı için boyalı saç için olmayanını kullanıyoruz. Bu bakım yağını Gratis indiriminden 14.50 liraya almıştık. Bitince tekrar alınacak bir ürün ancak birkaç damla ye

ttiğinden ürünü bitirmek çok uzun süreceğe benziyor. Son olarak cam şişesiyle ve şişesinin tasarımıyla gönülleri fethetse de kullanımı rahat olmayan bir pompasıyla benden eksi puan aldı.

Yorum bırakırsanız ve bloguma üye olursanız çok sevinirim :)
Instagramdan ulaşmak için http://instagram.com/ojekalem
Pinterestten ulaşmak için http://www.pinterest.com/ojekalem/
Eğer bana e-mail ile ulaşmak isterseniz ojecini@gmail.com