30 Nisan 2014 Çarşamba

Altın Sıklıgı / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-57



Uzun zamandır altın rengi arayıp bulamamıştım ama kısa zaman önce golden rose’da bulunca hemen aldım. Cilt alt tonumdan dolayı altın benim rengim değil, çok süper durmuyor bende ama yine de altın-siyah ve mat oje ile yapılan süper desenler gördüğüm için denemek istiyorum.
Tırnaklarımın sadece kenarlarına yeşil ile desen yaptım. Ertesi gün de üzerine simli oje sürdüm. Sizce hangisi daha güzel olmuş?


Bu desene benzer yaptığım diğer uygulamalardan noktalısı için şurayı

kalplisi için şurayı tık tık :)

Yorum bırakırsanız ve kanalıma üye olursanız çok sevinirim :)
Instagramdan ulaşmak için http://instagram.com/ojekalem
Pinterestten ulaşmak için http://www.pinterest.com/ojekalem/
Eğer bana e-mail ile ulaşmak isterseniz ojecini@gmail.com

28 Nisan 2014 Pazartesi

Maybelline Dream Matte Mousse Fondöten



Çok fazla makyaj yapmasam da arada sırada özel durumlarda makyajsız olmuyor. O yüzden birkaç makyaj malzemem vardır, çok fazla alıp biriktirmem. İşte bunlardan bir tanesi maybelline dream matte köpük fondöteni.

Likit ve krem fondötenlere alışmıştık ki aramıza mousse yani köpük fondötenler de katıldı. Uzun zaman önce çıkmış olsalar dahi sanırım pek rağbet görmediler. Kuru ve normal cilt yapısına sahipseniz iyi bir dağılma göstermiyor ve topak topak kalıyor. Zaten köpük fondötenler yağlı cilt yapısındakiler için üretildi sanırım. Kuru-normal ciltliler likit ve krem fondötenlerde güzel bir görüntü elde ediyor ama yağlı bir cildiniz varsa birkaç saat içinde ışıl ışıl bir yüze sahip oluyorsunuz. Fondöten yerinde durmuyor akıyor, makyajınız sabitlenmiyor.

Ben kuru cilde sahibim ve bu fondöteni ilk aldığımda hiç ama hiç memnun kalmadım, yüzüme yediremediğim gibi elimde bile topak topak kalıyordu. Ama sonra cildim kuru olduğu için işe yaramadığını öğrenince makyajdan önce cildimi bir güzel kremlemeye başladım. Yağlı kremler sürdüm ve sonrasında bu fondöteni uyguladığımda çok güzel bir sonuç elde ettim.

Ne çok koyu ne de çok açık bir tene sahibim ellerimden de anlaşılacağı gibi. Sürdüğünüzde kutuda gördüğünüzden daha açık bir renk elde ediyorsunuz. Fondöteni yaydıkça renk açılıyor. Benim rengim “20 Cameo”. Koyu görünse dahi alıp elinizin üzerine sürün alırken, denemeden alırsanız hayalet gibi dolaşabilirsiniz ortalarda :)
Yarı kapatıcı bir yapıya sahip ama yüzde asla kalıp gibi durmuyor, gayet doğal bir sonuç elde ediyorsunuz. Pudranızla da sabitlediniz mi akşama kadar aktı mı koktu mu, parladı mı derdiniz olmuyor. Üstelik çok şık ve kullanışlı bir kabı var. Son damlasına kadar kullanabilirsiniz. Camdan yapılmış olduğu için bitince içine farklı makyaj ürünleri koyarak kullanabilirsiniz.


Kesinlikle her cilt tipi için öneriyorum. Mat olduğu için yağlı ciltliler mutlaka denemeli. Benden söylemesi kızlar :)

Yorum bırakırsanız ve kanalıma üye olursanız çok sevinirim :)
Instagramdan ulaşmak için http://instagram.com/ojekalem
Pinterestten ulaşmak için http://www.pinterest.com/ojekalem/

24 Nisan 2014 Perşembe

incir Reçeli Tarifi (Yesil Ham incirden)



Bahar gelipte sofralarımızdaki yiyecekler değiştiğinde mutlu oluyorum. Çağlalar, çilekler, erikler çıkınca anlıyorum ki kavunun, karpuzun, kirazın çıkmasına az kaldı. Elimde olsa her gün karpuz yerim ama nerede kışın çıkan karpuzun tadı bile olmuyor. Hem her şey mevsiminde daha lezzetli.

İşte benim için bu lezzetlerden biri de incir reçeli. Tam da bu mevsimde incirler daha olgunlaşmadan, hamken yapılan inciri çok seviyorum ama marketten almaya kalktığımda hem çok pahalı hem de içinde 3-5 tane incir tanesi oluyor. Bu yüzden birkaç senedir yapmaya ve kıvam tutturmaya uğraşıyorduk. Bu sene tutturunca kıvamı tarifini vermek istedim.

Biz acı olan erkek incirden değil de acı olmayan dişi incirden yaptık. Kaynatıp kaynatıp suyunu dökmektense acı olmadığı için içimiz rahat yaptık. Acı olup olmadığını alırken bir tane tadına bakarak anlayabilirsiniz.

İncir ne kadar küçük olursa o kadar iyi, uğraştırıcı olsa da miniklerin henüz çekirdekleri gelişmediği için daha lezzetli oluyor ve zaten en miniği bile şerbeti çekince şişip büyüyor. Geçelim yapılışına reçelimizin.

Malzemeler:

1 kilo ham incir
1 kilo toz şeker(isteğe göre daha az olabilir)
5-6 su bardağı su
Yarım limon suyu
Yarım çay kaşığı göktaşı (isteğe göre)

Yapılışı:

İncirlerimizi iyice yıkadıktan sonra kabuklarını soymaya geçiyoruz. Benim gibi pijamalı yapabilir veya tamamen soyabilirsiniz, size kalmış. Eğer kabuklarının sert kalmasından hoşlanmıyorsanız tamamen soyun.

Sonra büyükçe bir kaba su doldurup içine yarım çay kaşığı kadar göktaşı(göztaşı) ekleyip karıştırıyoruz ve incirlerimizi içine bırakıyoruz. Üzerine bir tabak kapatırsanız bütün incirler ıslanmış olur. Göktaşını kullanırken elinize değirmemeye çalışın. Çünkü göktaşı esasında zehirli bir maddedir, bu yüzden çok fazla kullanılmamalıdır. İncirleri ben yaklaşık 2-3 saat kadar bu suda bekletiyorum. Göktaşını kullanmadaki amaç incirin pişince renginin solmasını önlemek, yeşil yeşil kalmasını sağlamak, o yüzden istemezseniz kullanmayın.

Bekletme işlemi bittikten sonra iyice soğuk suyla durulayıp, tencerede kaynar suya bırakın incirleri, böylece hem göktaşından arındırıp hem de biraz da olsa pişiriyoruz. Yaklaşık 10 dakika kaynadıktan sonra incirleri alıp soğuk suya bırakın ve soğuyunca elinizle sıkarak içlerindeki suyu boşaltın. Suyunun iyice sıkılması gerekiyor ki içine şerbeti alabilsin.
Bu sırada şerbeti hazırlayabilirsiniz. Sıktığınız incirleri de şerbetin içine atıp birlikte kaynatın. İncirlerin eski şekillerini aldığını göreceksiniz. Artık şerbet reçel kıvamını bulmaya yaklaşınca yarım yemek kaşığı kadar limonu ekleyin ve kıvamını bulunca reçeliniz hazırlanmış oluyor.

Resimde ben göktaşıyla ve göktaşı olmadan iki çeşit reçel yaptım size göstermek için. Koyu yeşiller göktaşı kullandıklarım. Nasıl istediğiniz size kalmış. Şimdiden afiyet olsun. Denerseniz haber vermeyi unutmayın :)

Yorum bırakırsanız ve kanalıma üye olursanız çok sevinirim :)
Instagramdan ulaşmak için http://instagram.com/ojekalem
Pinterestten ulaşmak için http://www.pinterest.com/ojekalem/

23 Nisan 2014 Çarşamba

Yasadıklarımdan Ögrendigim Bir sey var / Haftanın Siiri-14


Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey var


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana 
Ataol Behramoğlu 

22 Nisan 2014 Salı

Küçük Bir Tatlı Molası “Güllü Lokum”


Lokum dendiğinde benim için iki tanesi öne çıkıyor. Kuşlokumu ve güllü lokum. Öyle fındıklı fıstıklı olanları pek sevmem. İçinde fıstık falan olmazsa nar lokumu da ilgimi çekebilir ama yine de tercihim bu ikisinden yana. Benim aldıklarım kocaman oldukları için dörde bölüp ara sıra ağzıma atıyorum bir tane. Kesinlikle çok tatlı ama seviyorum ne yapayım :)

Yorum bırakırsanız ve kanalıma üye olursanız çok sevinirim :)
Instagramdan ulaşmak için http://instagram.com/ojekalem
Pinterestten ulaşmak için http://www.pinterest.com/ojekalem/


21 Nisan 2014 Pazartesi

Kireç Beyazı / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-56


Kireç beyazı dediğimiz rengi sadece french yaparken tırnak uçlarımıza sürüyoruz. Bütün tırnağa uyguladığımızda pek de güzel görünmüyor ama üzerine ufacık desen yaptığınızda pek güzel duruyor. Yine vazgeçemediğim noktaları kullandım. Daha sonra tek tırnağıma pembe sürdüm ve beyazlara matlaştırıcı kullansam da beyazda pek kendini belli etmedi. Olsun yine de içimi açtı beyazlar :)

20 Nisan 2014 Pazar

Gelecek Konularım Neler Acaba?



En son gelecek konularım neler acaba başlığında avokado filizlendirmeyi anlatacaktım, bu sürecin uzun bir süreç olduğunu da belirmiştim. Henüz avokadolarımda pek bir hareketlilik olmadığı için o konuyu yazamadım. 

Gelelim yeni bir gelecek konularım neler acaba başlığına. İlerleyen günlerde tabi ki oje desenlerim devam edecek ama sürpriz olarak incir reçeli tarifi vereceğim. Bir kaç senedir incir reçeli yapıyorduk ancak istediğimiz sonucu alamıyorduk maalesef. Bu sene hem tadını, hem rengini tutturduğumuz bir tarif bulunca sizinle paylaşmak istedim. 

Reçeli yaptık ama fotoğraf çekmemiştim. O yüzden yeniden ham incir aldım ve yakında tarifini de fotoğraflarını da paylaşacağım. Eğer zaman bulabilirsem bu hafta içinde yoksa önümüzdeki hafta bu tarifi paylaşmış olurum. Bence bu tarifi kaçırmayın, çünkü tadı çok güzel oldu :)

Çok gecikmeden hemen yayınladım konumu: http://ojekalem.blogspot.com.tr/2014/04/incir-receli-tarifi-yesil-ham-incirden.html

18 Nisan 2014 Cuma

Iki Kalp / Haftanın Siiri-13



İki Kalp
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Cemal Süreya

16 Nisan 2014 Çarşamba

Küçük bir Tatlı Molası “Zerde Hanım”


Bu aralar beynim çok yoğun ve çok yorgun. Bu durum beni fiziksel olarak da yoruyor ve enerjimi düşürüyor. İşte bu dönemlerde tatlıya ihtiyaç duyuyorum galiba.

İşte tam da ihtiyaç duyduğum şu sıralar hem görüntüsüyle hem de tadıyla beni benden alan zerde çıktı karşıma. Anneme nihayet yaptırabildim ve bana küçük bir huzur molası verdi. Kısacık bir süre de olsa beni başka diyarlara götürdü. Eminim tarifini birçok yerde bulabilirsiniz. Bana sadece bu nefis tatlıyı önermek düşüyor :)

14 Nisan 2014 Pazartesi

Ombre Tırnaklar-2 / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var- 55



Takip edenleriniz varsa daha önce de ombre tırnak denemem olmuştu ve bunu da bloğumda paylaşmıştım. Bu sefer gömleğime uygun renklerde ombre yapmaya çalıştım. Evet sonuç olarak gömleğime uygun oldu ancak ben bir önceki morlu, pembeli ombrelerimi daha çok sevdim. Her zaman derim pembe benim rengim diye, o yüzden de toprak renklerini kendime çok yakıştırmıyorum sanırım. Ayrıca üzerine yine altın rengi simler sürdüm. Minik minik oldukları için öyle çok belli olmadılar ama olsun ışıltı kattılar :)

Yaptığım diğer ombre deseni için şuradan alayım sizi :)

12 Nisan 2014 Cumartesi

Ask iki Kisiliktir / Haftanın Siiri-12


Aşk İki Kişiliktir

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir. 
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

11 Nisan 2014 Cuma

Deniz Börülcesi Tarifi



Benim çok çok sevdiğim, hem ucuz olan hem de neredeyse her hafta alıp yediğimiz bir meze var. Benim için ise başlı başına bir yemek bu çünkü çok seviyorum. Neden ucuz derseniz yapılışı biraz zahmetli ama kesinlikle buna değer. Unutmadan demeti 50 kuruş, hatta şanslıysanız 3 demeti 1 lira. Geçelim nasıl yapıldığına :)
Malzemeler
  • 2-3 demet deniz börülcesi
  • Yoğurt (isteğe bağlı olarak sarımsaklı)
  • Kırmızı pul biber
  • Zeytinyağı
Yapılışı
Deniz börülcesi deniz kenarlarından toplandığı için tuzlu suyla besleniyor ve tadı kendiliğinden tuzlu oluyor. Bu yüzden kesinlikle ekstra tuz eklemeyin yiyemezsiniz. Yine maalesef bazen kökleri çok kumlu oluyor. Aldıktan sonra köklerinin odunsu kısımlarını kesip atarak ayıklıyoruz ve bir güzel yıkıyoruz. Kumlarından iyice arındığından emin olmalısınız.

 Bu sırada ocağa bir tencereye su koyup kaynatmaya başlayalım çünkü temizlediğimiz deniz börülcesini kaynar suya atarak haşlayacağız. Tuzlu olduğu için suya tuz veya başka bir şey koymuyoruz. Kaynar suda deniz börülcelerini ara ara kontrol ederek haşlayalım.


Deniz börülcelerinin içinde odunsu bir yapı bulunuyor ve haşlandığında onu ve yeşil kısmı birbirinden ayırmamız gerekiyor. İşin zahmetli kısmı ise burada başlıyor. Deniz börülcesinin piştiğini de bu sayede anlıyoruz. Deniz börülcesinin kök kısmını iki tırnağınız arasında sıkıştırıp yeşil kısmı aşağıya çektiğinizde odunsu kısım ve yeşil kısım birbirinden ayrılacaktır, eğer ayrılıyorsa börülce pişmiş demektir. 



Dikkat edilmesi gereken konu otu hamur gibi olana kadar pişirmemek gerek, diri kalmalarına özen gösterilmeli. Tek tek ayıkladıktan sonra suyunu hafifçe sıkıp yeşil suyundan arındırabilirsiniz. Üzerine bir miktar zeytinyağı ve kırmızı pul biber döküp iyice karıştırıyoruz ve sonra da yoğurdunu ekliyoruz. Yoğurt tuzlu olan deniz börülcesinin tuzunu hafifletiyor ve güzel bir meze haline getiriyor. Mutlaka denemeniz gerekiyor bunu, vazgeçemeyeceğiniz bir lezzet haline gelecektir :) Afiyet olsun.


Not: Deniz börülcesini yoğurtlu yapan çok azdır. Genellikte domateslisi yapılır. Ancak sizi garanti ediyorum yoğurtlusuna doyum olmuyor :)


10 Nisan 2014 Perşembe

Yesil-Gümüs Birlikteligi /Bugün Tırnagımda Hangi Oje var- 54


En son yaptığım desende bütün tırnaklarıma farklı desenler yapmıştım ve sonuçtan memnun kalınca bu sefer de yeşil-gümüş renk kullanarak değişik desenler yaptım. Bu sefer desenler haricinde bir fark daha vardı bir önceki desenden, o da en sonunda üzerlerine matlaştırıcı oje sürmemdi. Özellikle gümüş renkte pek belli olmuyor ama diğerlerinde kendini belli etti. Bence hoş oldu. Bakalım bundan sonra da hep farklı desenler yapacak mıyım? Siz ne dersiniz?

Bir önceki desen(Mavi Işıltılar) için şurayı,

Matlaştıcı oje ile yaptığım diğer desenler için şurayı tık tık :)

9 Nisan 2014 Çarşamba

Ev Yapımı Taze Nane Çayı


Bahara girdiğimiz şu günlerde bol bol taze naneyi kolaylıkla buluyoruz. İşte taze nane öyle maydanoz gibi sık sık yenmiyor. Mutlaka bir şeylerin içine katmak gerekiyor. Benim için ise taze nanenin en güzel tarafı sağlıklı nane çayı. Hem de yapımı çok kolay.

Yapılışı

Bir tutam naneyi iyice yıkadıktan sonra fincanımıza koyuyoruz, üzerine biraz limon sıkıp bir dilim limon ekliyoruz. Kaynar suyu da üzerine koyduğumuzda gördüğünüz gibi naneler henüz yeşil kalıyor. Bu aşamada çayın demlenmesi için üzerine bir çay tabağı kapatıyoruz. Taze naneler solup renkleri değişince çayı da çok fazla soğutmadan ılık ılık içebilirsiniz. Ağzınızda güzel bir tat bırakıyor ve nefesinizi açıyor. Özellikle bahar-polen alerjisi olanlara tavsiye ediyorum.  

8 Nisan 2014 Salı

Mavi Isıltılar / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-53




Çoğu zaman hatta her zaman tek bir deseni bütün tırnaklarıma yapıyorum ama bu sefer her biri birbirinden farklı olsa da birbiriyle uyumlu desenler yaptım. Gümüş ve ışıltılı bir cam gibi mavi renk seçtim. Bu iki rengin birbiriyle uyumuna bayılıyorum zaten. Bunların içinden en sevdiğim mavi noktalar ile başparmağımda yaptığım gümüş simlerle akıyormuş gibi görünen mavi ojeyle yaptığım desen oldu. Başparmağımdaki desenin kırmızı zemine gümüşlüsünü yapmış ama beğenmediğim için bloğuma eklememiştim, mavi ve gümüşle yapınca daha güzel buldum :) sizce desenlerden hangisi daha güzel?


Aşağıda da akşam floresan ışığı altındaki hali, daha bir ışıltılı :)





7 Nisan 2014 Pazartesi

Indila - Dernière Danse



Bu şarkıyı duyanınız vardır ama eğer dinlemediyseniz şiddetle tavsiye edeceğim. Bu şarkıyı her dinlediğimde –ki hiç te az dinlemiyorum- beni başka bir âleme götürüyor. Nedense şu ara içinde bulunduğum zihin yorgunluğumdan uzaklaşıyorum birkaç dakikalığına olsa bile. O an hiç bir şey düşünmüyorum. Sözlerini anlamaya gerek bile yok sadece dinlemek yeterli oluyor. Gözlerinizi kapayın ve kendinizi şarkıya bırakın :)

Youtube linki için şuraya

Youtube'dan izleyemeyenler için şuraya tıklayabilirsiniz.


6 Nisan 2014 Pazar

Sevketi Bostan Yemegi Tarifi





Bloğumda her telden paylaşım olacağını söylemiştim. Ege bölgesinde bu kadar ot varken onları tanıtmayı kendime borç bildim :) sırada ismiyle kendi nevi şahsına münhasır bir ot var, şevketi bostan :)

Yine bu otun seveni o kadar çok ki epeyce pahalı kendisi tabi ki sadece sevildiği için değil aynı zamanda çok da faydalı olduğu için de pahalı. Kilosu 10-15 lira arasında oluyor, buna rağmen çok satılıyor. Dikkat edilmesi gereken şey aldıktan sonra uzun süre bekletmemek çünkü çok çabuk kararıyor ve alırken dikkat edilmesi gereken şey yeşil kısımlarının değil kök kısmı olan beyaz kısımlarının daha makbul olduğu. Satıcılar genelde o beyaz kısımları çok vermek istemiyorlar o yüzden benden söylemesi. Geçelim yapılışına :)
Malzemeler
  • 1 adet orta büyüklükte soğan
  • Yarım kilo şevketi bostan
  • Tuz
  • Zeytinyağı
  • İsteğe bağlı olarak 100gr kuşbaşı kuzu eti (tarifin aslı etlidir)
Yapılışı

Bu ot zaten pahalı bir de et alıp ocağımıza incir ağacı dikmeyelim diyenler et koymasa da olur. Biz eti çok fazla sevmediğimiz için etsiz yapıyoruz. Otumuzu yıkadıktan sonra küçük küçük parçalara ayırıyoruz otun beyaz kısımlarını ve soğanla birlikte yağda orta ateşte kavurmaya başlıyoruz. Eğer etli yapılacaksa etin önceden bir miktar kavrulması gerekiyor. Kuzu eti sevmeyenler için maalesef bu yemeğin aslı kuzu etiyle otun tadının birbiriyle çok güzel harmanlanması olduğu için pek önerilmiyor ama ben kuzu eti yiyemem diyorsanız etsiz de yapabilirsiniz. 

Beyaz kısımları biraz kavurduktan sonra yeşil kısımları da atıyoruz ve solana kadar birlikte kavuruyoruz. Otu kavururken tuzunu da atıyoruz ve üzerine 1 çay bardağı kadar su döküp kapağını kapatıyoruz.

Otun beyaz kısımları yumuşayana kadar ( dikkat hamur gibi olmayacak dişe gelecek) pişirmeye devam ediyoruz. Ot yumuşadığında afiyetle ekmekle birlikte bir güzel yiyoruz. Şimdiden herkese afiyet olsun :)


4 Nisan 2014 Cuma

Yorgun Gözlerin ilacı Çay



Bahar geldi ve eğer sizin de benim gibi polen alerjiniz varsa kırmızı gözlerle dolaşıyorsanız bütün bir mevsim size önerebileceğim çok kolay bir tarif olacak. Zaten bu tarifi bilmeyen yoktur ama genellikle üşeniriz yapmaya. Ben sadece şimdi size hatırlatmak için bu yazıyı yazıyorum.

İki adet pamuk alıp üzerine demlikteki ılık çaydan (çok soğuk ve çok sıcak olmamalı) pamuğu ıslatacak kadar dökün ve pamukları gözlerinizin üzerine koyun. Eğer üşeniyorsanız bunun için iki adet sallama çay da koyabilirsiniz. Yaklaşık 10-15 dakika kadar durmalı pamuklar yoksa pek bir işe yaramaz. Eğer 15 dakika bekletebiliyorsanız gözlerinizin gerçekten dinlendiğini, rahatladığını, yanma ve batmaların geçtiğini göreceksiniz. Bahar boyu ara ara tekrar ettiğinizde en azından kızarık gözlerle dolaşmaktan kurtulursunuz. Yine tüm gün bilgisayara bakmaktan yorulan gözlere de birebir olacaktır çaylı pamuklar.


Ne zaman gözlerim yorgun olsa bu uygulama sayesinde rahatlatıyorum gözlerimi.  


2 Nisan 2014 Çarşamba

Günesi içenlerin Türküsü / Haftanın Siiri-11



GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ

Bu bir türkü:- 
toprak çanaklarda 
güneşi içenlerin türküsü! 
Bu bir örgü:- 
alev bir saç örgüsü! 
                         kıvranıyor; 
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor 
                                      esmer alınlarında 
                          bakır ayakları çıplak kahramanların! 
Ben de gördüm o kahramanları, 
ben de sardım o örgüyü, 
ben de onlarla 
                     güneşe giden 
                                        köprüden 
                                               geçtim! 
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. 
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını; 
altın yeleli aslanların ağzını 
                                        yırtarak 
                                              gerindik! 
Sıçradık; 
            şimşekli rüzgâra bindik!. 
Kayalardan 
            kayalarla kopan kartallar 
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını. 
Alev bilekli süvariler kamçılıyor 
                             şaha kalkan atlarını! 


                    Akın var 
                                güneşe akın! 
                        Güneşi zaptedeceğiz 
                                güneşin zaptı yakın! 


Düşmesin bizimle yola: 
evinde ağlayanların 
                            göz yaşlarını 
                                        boynunda ağır bir 
                                                                zincir 
                                                                    gibi taşıyanlar! 
Bıraksın peşimizi 
            kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte: 
        şu güneşten 
                        düşen 
                               ateşte 
                                    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar 
göğsünün kafesinden yüreğini; 
şu güneşten 
                düşen 
                        ateşe fırlat; 
yüreğini yüreklerimizin yanına at! 


                          Akın var 
                                  güneşe akın! 
                          Güneşi zaptedeceğiz 
                                  güneşin zaptı yakın! 


Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! 
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız, 
toprak kokuyor bakır sakallarımız! 
Neş'emiz sıcak! 
                kan kadar sıcak, 
delikanlıların rüyalarında yanan 
                                                o «an» 
                                                    kadar sıcak! 
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, 
ölülerimizin başlarına basarak 
                                            yükseliyoruz 
                                                        güneşe doğru!

Ölenler 
        döğüşerek öldüler; 
                              güneşe gömüldüler. 
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya! 


                          Akın var 
                                      güneşe akın! 
                          Güneşi zaptedeceğiz 
                                      güneşin zaptı yakın! 


Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor! 
Kalın tuğla bacalar 
                    kıvranarak 
                                ötüyor! 
Haykırdı en önde giden, 
                            emreden! 
Bu ses! 
        Bu sesin kuvveti, 
                             bu kuvvet 
yaralı aç kurtların gözlerine perde 
                                                     vuran, 
onları oldukları yerde 
                                durduran 
                                      kuvvet! 
Emret ki ölelim 
                   emret! 
Güneşi içiyoruz sesinde! 
Coşuyoruz, 
           coşuyor!.. 
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde 
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor! 


                           Akın var 
                                       güneşe akın! 
                           Güneşi zaptedeceğiz 
                                       güneşin zaptı yakın! 
  


Toprak bakır 
            gök bakır. 
Haykır güneşi içenlerin türküsünü, 
Hay-kır 
        Haykıralım! 




Nâzım HİKMET

Penguenler / Bugün Tırnagımda Hangi Oje var-52



Tırnaklarıma uğur böcekleri yaptıktan sonra internette gözüme sürekli hayvan desenli tırnaklar takılır oldu. Ben de bunlardan bazı kolay olanlarını yapayım dedim ve sevimli penguenlerde karar kıldım.

Uğur böcekleri için farklı renklerde yapılabilir demiştim ya o yüzden penguenlerimi mor yaptım. Siz hiç mor penguen görmediniz mi yoksa :) bence penguenlere de mor çok yakışıyor :) benim penguenlerim biraz şaşkın oldular ama çok sevimli değiller mi? Bakıp bakıp gülüyorum :)

Uğur böceklerine bakmak isterseniz şuradan alayım sizi :)

Not:

Seçimin yankıları hala devam etmekteyken ve gözümüz kulağımız Ankara'da ve diğer şehirlerdeyken tabi ki oturup bu ojeyi yapmaya uğraşmadım. Seçimden önce yaptığım ve yazısını yazdığım bir konuydu bu. Hayat her şeye rağmen devam ediyor, benim konularım da öyle devam edecek. 

1 Nisan 2014 Salı

Ankara Hakkını Arıyor

Ankara'da bir hak arama mücadelesi var. İşimizi gücümüzü bıraktık nasıl yardım ederiz diye düşünmekten helak olduk. 

Dini sömüre sömüre, milleti iki kuruş yardıma muhtaç hale getirdiler, kendilerine bağladılar. Peki ya çalınan, yakılan, çöplere atılan oylar?

Adam çuvalı çalmaya kalkıyor, İzmir'de bir araba dolusu mühür basılmış oy yakalanıyor. Bir sürü tutanak, yalan yanlış girilmiş oylar. Sizin seçim dediğiniz bu mu?

Tek yürek olduk artık, bizim sırtımız yere gelmez. Peki ya siz? Halkı cahil, aç susuz bırakıp ölümü gösterip sıtmaya razı edenler, yatacak yeriniz yok!!

Yarın öbür gün bir şey olsun da onlara verdiğiniz yardımları kesmek zorunda kalın bakalım, onlar nasıl ayaklanıyorlar size karşı.

O günler belki sandığınızdan da yakın.