İyi ki haribo fanı değilim, üzerine
oturup ikinci yazımı yazıyorum onunla ilgili. Haribo’ya bayılsam
kimbilir kaç yazı yazacağım. Madem bayılmıyorsun neden yine
haribo aldın diyenler için, uzun zamandır marshmallow almak,
tadına bakmak istiyordum. Hep şu Amerikan filmlerinde kamp ateşi
etrafında dallara geçirilmiş yumuşak şekerleri pişirip pişirip
yediklerinden canım çekmişti. Ne menem bir şeymiş öğreneyim
dedim. Diğer markalarda marshmellow
bulamayıpta hariboda bulunca hemen aldım küçük bir paket.
İçinde bir pembe ve beyaz olmak üzere
iki renk, iki çeşit marshmallow var.
Tadlarında ahım şahım bir fark olmasa da hafif bir farklılık
var ve ben beyazını daha çok sevdim. İlk yediğimde ateşte falan
çevirmedim, öyle yiyince de sünger yemiş gibi hissettim kendimi.
Tadı tuzu da pek yoktu. Bu sefer bir çatala geçirip ocak ateşinde
(malum kamp ateşi kolay bulunmuyor) hafif yakıp karamelize ettim.
Şeker karamelize olup içi eriyince tadı çok daha güzel oldu.
Bir oturuşta hepsini yemiyorum, canım
tatlı istedikçe ocakta çevirip çevirip yiyorum. O yüzden uzun
süre dayanıyor bana. Küçük paketini 2 lira gibi bir fiyata
aldım. Denemek isteyip, büyük boy almak istemeyenler için uygun
bir fiyat. Çünkü herkesin bayılacağı bir lezzet değil.
Özellikle de ateşte eritmeyince sevmeme ihtimali epey yüksek.
0 yorum:
Yorum Gönder